Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
FİLM
10/01/2019

17 Ocak'ta vizyona girecek Glass filmi hakkında merak edilenler

6. His filminin yönetmeni olarak ünlenen M. Night Shyamalan, Glass filmiyle alışılmadık bir süper kahraman macerasına unutulmayacak bir nokta koymaya hazırlanıyor.


6. His filmiyle yıldızı parlayan M. Night Shyamalan’ın kariyerinde bu filmin ardından pek çok iniş çıkış yaşandı. Üst üste gelen Lady in the Water (2006), The Happening (2008), The Last Airbender (2010) ve After Earth (2013) facialarından sonra Shyamalan’ın adeta tüm havası söndü. Neyse ki 2015’te çektiği The Visit’in mütevazı başarısı, gerilim filmlerinin sevilen yönetmenini aramıza döndürdü. 6. His’ten beri, özellikle de filmlerine yazdığı beklenmedik finallerle, senaristliğiyle de bolca övgü toplayan Shyamalan’ın dirilişiyse bir sonraki filminde gerçekleşti.


Shyamalan’ın yokuş aşağı giden kariyerine el frenini çektiren ve U-dönüşü yaptıran film ise, 2016 yılında vizyona giren Split oldu. James McAvoy (X-Men: Apocalypse) ve Anya Taylor-Joy’un (The Witch) başrolleri paylaştığı film, Shyamalan’ın özlediğimiz yönetmenlik performansını sergilediği yapım olarak dikkatleri çekmişti. Filmde çoklu kişilik bozukluğu olan bir adamın, üç kız arkadaşı kaçırmasının öyküsünü izlemiştik. James McAvoy’un canlandırdığı Kevin Wendell Crumb, çoklu kişilik bozukluğu nedeniyle 23 farklı karakteri bulunan, hasta bir adamdı. Sadece McAvoy’un bu rolün altından kalkışı ve farklı karakterler arasında yaptığı geçişler için bile bu film izlenirdi. Split’in başından sonuna kadar merak edilen konuysa, Crumb’ın içindeki 23 karakterin birden ödünü koparan 24. karakterdi. Film boyunca bu karaktere dair pek çok şey duymuş olsak da finalde izlediğimiz o tuhaf dönüşüm karşısında adeta küçük dilimizi yutmuştuk. The Beast adlı sürpriz karakter, bize adeta çizgi romanlarda gördüğümüz süper kötüleri hatırlatmıştı. Peki bu sarsıcı gerilim filmi aslında bir süper kahraman hikayesi miydi?


Split’in son sahnesinde kendimizi bir kafeteryada bulmuştuk. Amerikan tipi, sıradan bir kafeteryada böyle iddialı bir filme final yaptırmak oldukça tuhaftı ancak filmin son karesinde gördüğümüz karakterin David Dunn olması bizi adeta koltuğumuza mıhlamıştı! David Dunn’ı tanımayanlar için filmi biraz başa saralım ve 2000 yılına, Shyamalan’ın -hakkı biraz yenmiş olsa- da muazzam bir seyirlik sunan filmi Unbreakable’a gidelim. Unbreakable, güç dengesinin iki farklı kutbunda yer alan iki karakterin öyküsüydü. Filmde, bir tren kazasından yara almadan kurtulmayı başaran tek kazazede olan David Dunn ve “cam çocuk” hastalığına yakalanmış, yere düşse bile kemikleri tuzla buz olan Bay Glass’ın macerasını izlemiştik. Bay Glass ve David Dunn’ın hikayesinin Split filmine bağlanması bize tek bir mesaj veriyordu; sıradaki filmde kıyamet kopacak! Süper iyi David Dunn, süper kötü Bay Glass ve süper güçlü The Beast, adeta tüm zamanların en minimal ancak en etkileyici düellosunda karşı karşıya gelecekler!


Bize sorarsanız Glass’i izlemeden evvel hem Unbreakable’ı hem de Split’i yeniden izleyin ve Shyamalan’ın kendine has yönetmenlik vizyonuna bir kez daha hayran kalın. Eğer bu iki filmi daha önce izlemediyseniz, Glass’tan önce mutlaka seyredin; zira bu iddialı gerilimde iki filmden de bolca karakter göreceğiz. Glass kadrosuna katılan bir sürpriz isme parantez açmadan sayfamızı bitirmek olmaz. American Horror Story dizisiyle milyonların gönlüne taht kuran, Emmy ve Altın Küre ödüllü Sarah Paulson da bu iddialı filmde kamera karşısına geçmiş. Bu yıl pek çok havalı ve özel efektli çizgi roman kahramanı filmi izleyeceksiniz ancak hiçbiri sizi Glass’ın ete diş geçiren şiddetinin sarstığı gibi sarsamayacak. Eğer süper güçlülerin er meydanında tir tir titremek istiyorsanız, bu şahane filmi vizyondayken ıskalamayın.