Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
POP-KÜLTÜR
04/09/2017

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan Mozart biyografisi

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, ‘Dünyaya Yön Verenler’ serisinin 36. kitabını en önemli müzik dehalarından biri olarak kabul edilen Wolfgang Amadeus Mozart’a ayırdı.


Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Winston Churchill ile başlattığı ‘Dünyaya Yön Verenler’ serisinde bugüne kadar Jean-Jacques Rousseau’dan Caesar’a, Nietzsche’den Jack London’a kadar birbirinden önemli isimlerin biyografilerini okuyucularla buluşturdu. Bu kez sırada gerçek bir müzik dâhisi olan Wolfgang Amadeus Mozart var. Çocukluğunda üstün yeteneği ile övgü toplayan, bugün ise tüm zamanların büyük müzik dehası olarak anılan Mozart’ın biyografisi Maynard Solomon tarafından kaleme alındı. Bu ay başında kitapçılardaki yerini alan eserin Türkçeye çevirisi ise Ebru Kılıç tarafından yapıldı.

MÜZİSYEN AİLE
Wolfgang Amadeus Mozart, 27 Ocak 1756’da, Salzburg başpiskoposunun yardımcı müzik direktörlüğü görevini yapan, kemancı ve besteci Leopold Mozart’ın oğlu olarak dünyaya geldi. Çok erken yaşta müziğe ilgi göstermeye başlayan Mozart, 3 yaşında piyano çalmaya, 5 yaşında beste yapmaya başladı. Mozart’ın ablası Maria Anna (1751–1829) da başarılı bir ses sanatçısıydı. Baba Leopold yetenekli çocuklarını tüm Avrupa’ya tanıtmaya karar verdi. İlk olarak 1762’de Münih ve Viyana’ya gittiler. Mozart bu sırada herhangi bir eğitim almamasına rağmen keman çalmaya da başlamıştı. 1763’ten 1766’ya değin süren ilk uzun turnede Münih, Augsburg, Frankfurt, Köln, Brüksel, Paris ve Londra’ya gittiler. Paris’te Versailles Sarayı’nda 15. Louis ve Londra’da III. George tarafından kabul edildiler. Mozart Londra’da Abel ve Giovanni Manzuoli ile çalışma imkânı buldu. Hollanda ve Avusturya ziyaretlerinin ardından, Mozart’ın ailesi 1766’da Salzburg’a geri döndü. Mozart, eve dönüşünden 1769’a kadar Bastien und Bastienne ve La Finita Semplice adlı iki opera besteledi. 1769’da, babası Mozart’ı İtalya’ya götürdü. Artık Mozart’ın dehası Avrupa müzik çevreleri tarafından kabul edilmişti. Mozart genç yaşına rağmen Martini, Nardini ve Jomelli ile çalışma imkânı buldu. Allegri’nin Miserere adlı eserini sadece bir kez dinledikten sonra eksiksiz olarak notaya dökmesi İtalya’da Mozart’a olan hayranlığı daha da artırdı.

ZORLU BİR HAYAT
1777’de babasının sağlığı el vermediği için, Mozart turnelerine annesi ile devam etmek zorunda kaldı. Münih, Augsburg ve Mannheim’in ardından 1778’te Paris’e geldiler. Paris o dönemde Puccini ile Gluck arasındaki çekişmeye odaklandığı için, Mozart’a fazla ilgi gösterilmedi. Genç besteci, Mannheim’da bulunduğu sırada 18 yaşındaki Aloysia Weber’e aşık oldu. Aloysia ile İtalya’ya gitmek istedi; ancak genç kadın tarafından bu isteği reddedildi.
Morali bozuk ve sinirli bir şekilde Salzburg’a dönen Mozart artık keman çalmayacağını, sadece klavyeli enstrümanlar ve aryalar üzerinde çalışacağını ilan etmesine rağmen Sinfonia Concertante isimli keman ve viyola için yazdığı konçertoyu besteledi. 1781 yılında arasının açık olduğu Salzburg başpiskoposunun oyunları sonucu görevden alındı. Buna çok sinirlenen Mozart, hakarete uğradığı için depresif bir sürece girdi. Viyana’ya yerleşen Mozart, bu kez Weber ailesinin ortanca kızı Constanze’a aşık oldu ve evlendi.


Weber ailesi Bohem tarzda yaşamaktaydı. Constanze da aynı Mozart gibi savurgan bir karakterdi, yine de bu evlilik Mozart’ı babasının baskısından kurtardığı için genç sanatçıyı olumlu etkilemişti. Evliliğinin ardından Mozart verimli bir döneme girdi. Her türden şaheserler üretmeye başladı. Önce Le Nozze di Figaro (1786), Don Giovanni(1787) ve Cosi Fan Tutte (1790) operalarını besteledi. Ancak bu dönemde iyi gelir elde etmesine rağmen parayı elinde tutmayı bilemedi. Öyle ki dokuz yılda tam 11 kez ev değiştirdi. Bu sürecin hemen ertesinde, müziğinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilen The Magic Flute operasını besteledi.

600’ÜN ÜZERİNDE BESTE
Mozart’ın ömrünün son dönemi maddi sıkıntılar ve hastalıklarla geçti. Son eseri olan Requiem üzerinde çalıştığı sıralarda böbrek yetmezliğinden 5 Aralık 1791’de öldü. Mezarının üzerine herhangi bir yazı yazılmadığı için tam olarak nereye gömülü olduğu bilinmiyor. Ölümüyle yarım kalan eseri Requiem ise, öğrencisi Franz Xavier Süssmayr tarafından tamamlandı. Mozart çok küçük yaşlardan itibaren saraylarda konserler vermiş, normal bir çocukluk yaşayamamıştır. Müzikal olgunluğa çok erken ulaşmasına karşın diğer konular göz önüne alındığında adeta hep çocuk kalmıştır. Bunda yeteneklerini sömüren babasının da büyük payı vardır. Devrindeki herkesten daha yetenekli olduğu için, diğer müzisyenler tarafından pek sevilmemiş, ömrünün büyük bölümünü iyi maaşlı bir iş arayarak geçirmiştir.
Mozart’ın müziğinde mükemmel bir denge, berraklık ve duygusal yoğunluk vardır. Özellikle sonatlarında başka hiçbir bestecinin eserlerinde bulunmayan düzeyde tema bolluğu görülür. Mozart eşsiz yeteneğiyle devrinin bütün müzik formlarında eserler vermiştir. 41 senfonisi, 27 piyano, 5 keman, 2 flüt, 4 korno, 1 klarinet konçertosu, 20 piyano sonatı vardır ancak Mozart’ın en ünlü eserleri operalarıdır. Mozart, başta Figaro’nun Düğünü, Don Giovanni, Sihirli Flüt, Cosi Fan Tutte gibi operalar olmak üzere, otuz beş yıllık ömründe bize altı yüzü aşkın harika beste armağan etti.