2019'un en çok beklenen oyunu Death Stranding, 8 Kasım'da çıkıyor!

Video oyunlarının artık bir sanat dalı olarak anılmaları gerekiyor. Ne Tetris günlerinde yaşıyoruz ne de oyun kütüphanemiz FIFA-PES cenderesine mahkûm. Son yıllarda oynadığımız oyunlar arasında sanat eserini aratmayan Red Dead Redemption 2, Spider-Man, God of War ve Skyrim gibi pek çok oyun sayabiliriz. Her sanat dalında olduğu gibi video oyun dünyasında da dehalar var elbet. Peki sizce bu dünyanın Da Vinci’si, Mozart’ı ya da Kubrick’i kim? Herkesin aklına pek çok isim gelebilir; ancak bizim aklımıza gelen ilk isim, elbette Hideo Kojima oluyor.
 

Hideo Kojima’nın yeni oyununa geçmeden önce, son birkaç yıla dair hafızamızı temize çekelim. Uzun yıllar boyunca Konami firmasının çatısı altında olağanüstü bir kariyer inşa etmiş olan Kojima’yı tüm dünyada benzersiz bir yere getiren oyun serisi Metal Gear Solid’dir. Her ne kadar Snatcher ve Policenauts’un da gönlümüzde yeri ayrı olsa da Kojima ve Metal Gear Solid birbirlerinden bağımsız düşünülemez. Kojima’nın uzun yıllar hizmet verdiği Konami ile 2015 yılında ipleri koparmasından sonra ne yapacağı merak konusuydu. Aynı yıl Kojima Productions adlı şirketi kuran büyük usta, şimdi o şirketin ilk oyunu Death Stranding ile karşımızda!
 

İşte bu konuda herkes gibi biz de kendimizi duvara toslamışız gibi hissediyoruz. Death Stranding’den bugüne dek tonla video izlemiş olmamıza rağmen; “bu oyun şunu anlatıyor”, bu “oyunda şunu yapacağız” gibi kesin saptamalar yapamıyoruz; çünkü Kojima abimiz belli ki üzerinde bir şirket baskısı olmadan yaptığı bu ilk oyunda sürreal bir deneyim yaşamamız için elinden geleni ardına koymamış. Kojima, zaten bugüne dek yaptığı işlerde de hem sembolizm kullanmayı hem de hayranı olduğu sanat eserlerine atıfta bulunmayı seven bir yaratıcı zihin, bu defa kendi çıtasını da aşmış olabilir! 
 

Bildiğiniz gibi gelişen grafik teknolojileri sayesinde, artık oyunlarda “gerçek” insan gibi görünen karakter modellemelerine rastlıyoruz. Özellikle de spor oyunlarından, ünlü sporcuların bire bir modellerini kontrol etmeye alışığız. Kojima, gelişen teknolojinin nimetlerinden faydalanırken, oyununa Hollywood’un pek çok ünlü simasını dahil etmiş. Oyunun kadrosunda öyle isimler var ki, Konami’yi çatır çatır çatlatacağından şüphemiz yok! Bu isimleri saymaya The Walking Dead’in yakışıklı yıldızı Norman Reedus ve Pan’ın Labirenti’nin Oscar ödüllü yönetmeni Guillermo Del Toro’dan başlamak istiyoruz. Aslına bakarsanız, Kojima henüz Konami’deyken Del Toro ve Reedus’la bir araya gelip yeni Silent Hill oyununu yapacaklardı. Kojima’nın Konami defteri kapanınca, o proje de iptal oldu ama üçlü bu defa Death Stranding’de buluştular. Bu arada saydığımız isimlerin tamamı oyunda sadece sesleriyle değil görünüşlerinin bire bir modellemeleriyle de yer alıyorlar. Death Stranding, bu sayede bir Hollywood yapımından farksız bir hale geliyor. Hannibal karakteriyle gönüllere taht kuran Mads Mikkelsen, son Bond filmi Spectre’ın güzel yıldızı Léa Seydoux, Once Upon a Time in Hollywood’u seksi hippi kızı Margaret Qualley, Drive ve Neon Demon gibi çılgın filmlerin yönetmeni Nicolas Winding Refn de bu şahane oyunda karşılaşacağımız karakterlere hayat vermişler.
 

Kojima, Death Stranding’i tarif ederken fazlasıyla “meta” konseptlerden bahsediyor. Oyunu oynarken, muazzam öyküsüne kendimizi kaptırıp kafayı yemezsek iyidir. Uzun zamandır beklediğimiz bir oyuna bu kadar yaklaşmışken, bir yandan da böylesine bilinmezlik havası ortama sinmişken çekincelerimiz de yok değil; ancak Kojima abimizin hikmetinden sual etmektense bize hazırladığı sürprizlere göğsümüzü siper etmeyi uygun buluyoruz. Aramıza hoş geldin Kojima! 8 Kasım’da Death Stranding’le buluşuyoruz.