Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
RÖPORTAJ
08/11/2019

İlk Türk Arktik Bilimsel Seferi'ni Doç. Dr. Burcu Özsoy’dan dinledik

Küresel iklim değişikliğinin en fazla etkilendiği yerlerden biri olan Kuzey Kutbu’na ‘İlk Türk Arktik Bilimsel Seferi gerçekleşti. Sponsorluğunu Türkiye İş Bankası’nın üstlendiği seyahati, sefer lideri Doç. Dr. Burcu Özsoy’dan dinledik.

Kuzey Kutbu’nu da içine alan, 66 derece 33 dakika kuzey enleminin kuzeyine Arktik diyoruz. Bu bölgenin tamamı 20 milyon kilometrekare ve bunun 14 milyon kilometrekaresi Arktik Okyanusu’ndan oluşuyor. Eskiden Kuzey Buz Denizi dediğimiz bu sular, Uluslararası Hidrografi Örgütü (IHO) tarafından okyanus olarak kabul edildi. Arktik Okyanusu, aynı zamanda dünyanın en sığ okyanusu olarak da biliniyor. Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika kıtalarıyla çevrili bu okyanusa kıyısı olan sekiz devlet bulunuyor. Bunlar, Rusya, Norveç, Finlandiya, İsveç, İzlanda, Kanada, ABD (Alaska sebebiyle) ve Danimarka (Grönland sebebiyle). Antartika’nın her türlü doğal kaynağından (balıkçılık hariç) faydalanmak yasak. Arktik’e, yani kuzey kutup bölgesine geldiğimizde ise, durum çok daha farklı. Okyanusa kıyısı olan sekiz devletin münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı tartışmaları hala sürerken, dünyadaki hidrokarbonların çeyreğini barındıran bu okyanusun tabanından doğalgaz ve diğer hidrokarbonlar çıkarılıyor.
 



Haberlerde de sıklıkla gördüğümüz gibi, dünya iklimi hızla değişiyor. 1980’lere kadar kış mevsimlerinde tamamıyla donan Arktik Okyanusu’nda artık hiç donmayan alanlar var. Azalan deniz buzları daha fazla ısının okyanuslarca soğurulmasına ve daha fazla ısınmasına sebep olurken, daha fazla ısınma da daha fazla deniz buzunun erimesini sağlıyor. Tabii tüm bu değişiklikler, ekosistemi de iklimi de olumsuz etkiliyor. Dünyadaki tatlı suyun yüzde 90’ını barındıran buzullar eriyerek denize karışıyor ve deniz suyunun seviyesini arttırıyor. Durum öylesine ciddi ki dünyadaki tüm buzulların erimesinin deniz suyu seviyesini küresel olarak yaklaşık 70 metre arttıracağı tahmin ediliyor. Öte yandan deniz buzlarının erimesi, Arktik Okyanusu’nda yeni deniz rotalarının açılmasını ve yeni maden kaynaklarının kullanılabilir hale gelmesini sağlıyor. Hatta dünyanın asırlardır kullandığı ve Anadolu’dan geçen İpek Yolu’nun artık Arktik’ten geçeceği konuşuluyor. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda; Arktik bölge, hem iklimin gözlemlenmesi hem de yeni rotalar ve maden kaynaklarıyla küresel ekonomi açısından hayati öneme sahip.
 



Doç. Dr. Burcu Özsoy, 2015’te kurulan İstanbul Teknik Üniversitesi Kutup Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (İTÜ PolReC) hedefleri arasında da yer alan bu sefer için hazırlıkların 2019 başında başladığını söylüyor. Türkiye İş Bankası’nın desteğinin ardından hızlı bir şekilde işe koyulunmuş ve yedi bilim insanı ve bir görüntü yönetmeninden sefer ekibi oluşturulmuş. Özsoy, diğer kutup bölgesine, yani Antarktika’ya, Cumhurbaşkanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı himayesinde, İTÜ PolReC koordinasyonunda düzenlenen üç ulusal bilim seferlerinin de liderliğini yaptığı için, ilk Türk Arktik Bilimsel Seferi’nin de liderliğini üstlenmiş.
 



Temmuz ayında gerçekleşen bilim seferi sırasında; Arktik deniz buzu tipi gözlemleri ve analizi, deniz buzu yersel ölçümlerinin uzaktan algılama ile doğrulanması, Arktik denizcilik meteorolojisi, gökyüzü kalite araştırması, kalıcı organik kirletici örneklerinin alınması, mikroplastik araştırılması ile bio ürünleştirme çalışmaları yapıldı ve 80 Kuzey noktasına varış gerçekleştirildi. Karasal çalışmaların izin süreçleri sebebiyle yapılmadığı seferde; Piri Reis Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda görevli bilim insanları, 14 kurumdan 41 araştırmacının dahil olduğu 14 projeye dair örnekleme, ölçüm ve gözlemleri gerçekleştirdi. Hatta ortaokul ve lise öğrencileri de farklı projelerle bu araştırmaya dahil oldular.
 



Bizleri nasıl bir geleceğin beklediğine dair tahminler üretebilmek için kutup bölgelerinde araştırmaların devam etmesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Burcu Özsoy, “Devletin en üst makamlarından özel sektöre kadar pek çok kurum ve kişi bu konunun öneminin farkında. İlk seferimizi destekleyen Türkiye İş Bankası’nın, başka kurum ve kuruluşlara da örnek olacağına eminim. Coğrafi ve iklimsel olarak dünyanın en zorlu bölgeleri olan kutup bölgelerine her yıl bilimsel seferler düzenlemek, alınan verileri bilinirliği ve saygınlığı yüksek makalelere çevirmek, sürekliliğin sağlanması için son derece önemli. Ülkemizin Arktik’te kalıcı bir üsse ve her iki kutup bölgesinde de çalışmaları destekleyebilecek bir araştırma gemisine sahip olmasının çalışmaların kapsamını genişleteceğini düşünüyorum.” açıklamasında bulunuyor.