Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
RÖPORTAJ
09/12/2019

Murat Meriç’ten sofralara hayat katan şarkıların hikayeleri: Hayat Dudaklarda Mey

Gazeteci Murat Meriç, “Hayat Dudaklarda Mey” adlı yeni kitabında; çilingir sofralarına eşlik eden alaturka, pop, arabesk, halk müziği ve rock müzik türlerindeki şarkıların anason kokulu hikâyelerini muhabbetle anlatıyor.

Sofraların vazgeçilmez şarkılarını anlatma fikri ortaya nasıl çıktı?
Aslında fikir beş yıl öncesine dayanıyor. Tabii kitabın içeriği yazım aşamasında fazlasıyla değişti. Başlangıçta yayınevi ile rakı içilen mekanlarda müziğin nereden nereye geldiğini anlatacak bir kitap üzerine konuşmuştuk. İnce sazdan fasıla nasıl gelindi, arada neler değişti, müzik kullanımı nasıl gelişi ya da rakıyla rock arasında bir bağlantı var mı gibi soruların cevabını almak için başladığım bir kitaptı.

Daha sonra nasıl evrildi?
Derken mekanların hikayelerini araştırmaya başladım. Mekanların hikayelerini araştırırken o mekanlara değmiş şarkıcıların ve o mekanlarla alakalı bir kısım şarkıların hikayesini buldum. Bir kısım yanlışlarla karşılaştım. Mesela Balat’taki Agora Meyhanesi için yazıldığını düşündüğümüz şarkı aslında İzmir’in Agora semtindeki meyhaneleri anlatıyormuş. Bunu ben de bilmiyordum, bunun gibi birçok ilginç hikayeyi yazarken öğrendim.

Kitabın yazım süreci nasıldı?
Etki altında olmak istemediğimden yakın çevremde bile kitap yazdığımı bilmeyen pek çok arkadaşım vardı. Hatta kitabın içinde olanlar dahil... Çok kişisel bir kitap oldu. Önerdiğim şarkı listeleri ve hikayelerinden oluşuyor. Ayrıca içine kendimi kattığım hikayeler de var. Kitaba Berlin’de yaşadığım dönemde başladım. İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Bodrum’da da tamamladım.

Günümüz müzisyenlerini kitaba ekleme fikri nasıl doğdu?
Kitapta Tatyos Efendi’den Sedef Sebüktekin’e, Hacı Arif Bey’den Dede Efendi’ye tüm unutulmaz isimler hikayeleriyle kendine yer buldu. Fakat ben bu hikayelerin içine Duman ve Hayko Cepkin gibi günümüz müzisyenlerini de katmak istedim. Ben, içerken bunları dinliyorum ve arkadaşlarıma dinletiyorum. Buradan bir kısım hikayeler çıktı ve yavaşça başka bir şeye dönüşmeye başladı. En sonunda da şarkı listelerine kadar geldik.
 



Kitapta Zeki Müren için ayırdığın bölüm oldukça kapsamlı olmuş… Onu diğerlerinden ayıran en büyük özelliği nedir?
Zeki Müren Türkiye’nin en büyüğü… Onun gibisi gelmedi ve gelmeyecek. Beş ana türün (Alaturka, Pop, Rock, Halk Müziği, Arabesk) beşinde de eser veren yegane sanatçı. Rock türünde direkt eser vermedi belki ama varoluş itibariyle zaten rock star…

Zeki Müren’i kaleme alırken ilginç hikayeler de çıktı mı?
Çıkmaz mı? Zeki Müren, çok ilgin bir karakter. Deştikçe içinden yeni bir şeyler çıkıyor. Zeki Müren sergisinin küratörü Derya Bengi’den öğrendiğim çokça şey oldu. Biz, onun kendisini görmemizi istediği biçimde görüyoruz. Oysa günlüklerini, not defterlerini ve ajandalarını inceleyince karşımıza çok farklı biri çıkıyor. Her şeyini kendisi yapan biri… Yanında kimseyi çalıştırmıyor, evinin telefonunu kendisi açıyor. Röportajlara kendisi gidiyor, muhasebe işlerini kendisi yapıyor, faturalarını kendisi ödüyor… Hatta sahip olduğu dairelerin kiralarını bile kendisi topluyor.

Genel olarak kitapta hikayeler de iç içe geçmiş…
Evet, yapı itibariyle oyuncaklı bir kitap olmadı. Böyle olmasını özellikle istedim. Mesela pop bölümünde Çiğdem Talu – Melih Kibar’ın hikayesini anlatmaya başlayıp, beş şarkıda hikayenin tamamını özetledim. Ayrıca devam eden şarkılar ve hikayeler de var. Mesela bana göre Nazan Öncel’in “Otomobil”yle Sıla’nın “Kafa”sı his olarak birebir aynı şarkılar. Her ikisi de alıp başını gitme şarkısı… Bu yüzden birbirilerine selam ediyor. Kendi içinde tuhaf bir örümcek ağına dönüştü ama tabii hepsi birbiriyle ilişkisi olan hikayeler… Ceylan Ertem’in, Gaye Su Akyol’un, Ahmet Kaya’nın popta ne işi var diyebilirsiniz ama bu üç ismi arka arkaya dizince öyle güzel gidiyor ki…
 



Kitap özüne dönecek olursak, okuyucusuna ne söylemek istiyor?
Hayat Dudaklarda Mey, çilingir sofrasında muhabbet halindeyken okurlara eşlik etmesini önerdiğim şarkılardan oluşuyor. Kitabın asıl çıkış noktası ise, listeler… O da benim radyoculuğumdan ve dj olmamdan ileri geliyor. Bu listeleri insanların dinlemesini istiyoruz. Bu sebeple her şarkının başına kare dkodlar koyduk ve ben de sanki o masadaymışım gibi anlattım. İçinde kalp kırıklıklarım, kendi yaşadığım hikayeler, arkadaşlarımın yaşadıkları ve onların geçtiği hikayeler de var. Çok öznel bir kitap olmakla birlikte aslında bir eğlence kültürü ansiklopedisi…Türkiye’nin eğlence kültürü nereden nereye geldi bunu anlatmak istedim.

Bundan sonrası için projelerin neler?
Kitabın bir sürü yan etkinliği olacak. Konser, plak, söyleşi gibi… Bir sürü hikaye var aklımda. Bunun yanında kendi çalışmalarımı da sürdüreceğim. Mesela Almanya’da yaptığım araştırmanın sonucu da bir kitap olarak yayınlanacak. Türkiye’den Almanya’ya göçmüş insanların 3 hatta 4 kuşak boyu yapmış olduğu müzikleri araştırdım. Ama bu kitap hayatım boyunca hep benimle gelecek. Bu kitap benim şu an itibariyle alameti farikam… Hayat Dudaklarda Mey diyerek şarkıların hikayelerini çoğaltarak, muhabbeti arttırarak devam etme niyetindeyim.