Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
FİLM
29/10/2017

Sinema yazarları Antalya Film Festivali'ni değerlendirdi

Ulusal yarışmanın kaldırılmasıyla sinema camiasını ikiye bölen 54. Uluslararası Antalya Film Festivali’ni yerinde takip eden sinema yazarları hafta boyunca yaşanları Postkolik okurları için değerlendirdi. 


Melis Zararsız; “ulusal yarışma geri dönmeli”
Yaklaşık 8 senedir Antalya Film Festivali’ni takip eden bir sinema yazarı ve gazeteciyim. Biz gazeteciler için bu tarz profesyonel festivaller koşuşturmayla geçer çünkü hem ulusal hem de uluslararası birbirinden değerli film vardır programda; bu filmlerin etkinlikleri, söyleşileri, röportajları derken dolu dolu geçen bir festival süreci yaşanır. Bu sene dört gün katıldım festivale, ulusal yarışmanın kaldırılmasının etkilerini merak ediyordum. Bir gazeteci gözünden çok sönük bir programla ve kapanış töreniyle karşılaştım. Sinema ve mutfak bölümü ilgimi çekmişken programın içinde yer alan bir filmin gösteriminden geri çevrildim. Halk açısından çok değişen bir şey olmadığına şahit olduğumu söylemeliyim. Salonlar ve söyleşiler genelde doluydu; ilgi vardı. Antalya Film Forum’dan bazı etkinliklere katılma fırsatım oldu. Bence gayet verimli ilerliyor işin o kısmı da… Fakat amaç Antalya’yı yurtdışında tanıtmak olsun diye verilen tavizler festivali olduğundan başka bir şeye çevirmekte sanki; bence ulusal yarışma geri dönmeli. İstanbul’da yönetilmiş olan ulusal yarışma bağımsız hareketin konuyu sahiplenmesi de aslında gayet yerinde bir hareket oldu. Umalım ki seneye böyle kutuplaşmalara hiç gerek olmasın, kendi sinemamızı hafife almayalım, eski tadında ilerlesin ve kendi gücümüzle zaten uluslararası başarılar elde edebileceğimizi unutmayalım.


Duygu Kocabaylıoğlu; “tartışmalarla yılın en çok konuşulan organizasyonu oldu”
Ulusal yarışmanın kaldırılması tartışmalarının gölgesinde başlayan ve İstanbul’da yapılan kontra bir ulusal yarışmanın hedefi haline gelen 54. Antalya Film Festivali şüphesiz son yılların en çok konuşulan festival organizasyonu oldu. Reklamın iyisi kötüsü olmaz bu kategori için geçerli olur mu ya da sinema sanatının bizzat kendisine bir faydası dokunur mu bilinmez ama festivalin protesto edilmesi; resmi seçki olarak programda yer alan pek çok iyi yabancı filmin de görmezden gelinmesine neden oldu maalesef. Şahsen yarışma filmlerinden ve ünlülerle selife çekme yarışına dönen basın toplantıları haricinde soluğu Cam Piramit’teki Film Forum platformunda aldım. Sektörün çok saygın yabancı isimlerini yerli genç sinemacılarla buluşturan bu organizasyona bir nevi eğitim çadırı olarak bakma gerekir diye düşünüyorum. Kimden ne öğrenirsek kardır, zira film forumun para ödeyerek ayağımıza geitrdiği bu isimlere ulaşmak için 1 sene içerisinde en az 5 yabancı büyük festival gezmek gerekiyor. Herhangi bir organizasyonu yapmak her daim güç iştir; başa bela almaktır. Çünkü nihayetinde hiç kimseyi tam anlamıyla memnun edemezsiniz. Sadece Antalya’nın değil genel olarak tüm film, sanat festivallerinde kültüre ekmek gibi aç olmamız gereken bir coğrafyada baltalamadan, insanların birbirine köstek destek olması lazım. Bir tarafta kendi kolunu kıran sonra da kanadını sarmaya çalışan bir festival, diğer tarafta iyi bir noktaya varmaya çalışırken körler sağırlar birbirini ağırlar algısı yaratarak ve laf sokma yarışına gelerek üstün gelmeye çalışan bir kontra atak… Bölünerek kutuplaşmadığımız, düşman kesilmediğimiz bir sinema kalmıştı; bu yıl onu da layıkıyla becerdik. Ne diyelim seneye daha çok yerli filmi görmeyi umduğumuz bir Antalya Altın Portakal Film Festivali olması dileklerimizle…

Haktan Kaan İçel; “gelecek yıl festival daha çok çalışmalı”

Festivale Antalya Film Festivali’nin yeni formatının nasıl işlediğini görmek, sektörün gelişmelerini takip etmek ve Antalya’nın birbirinden ünlü ve deneyimli konuklarıyla tanışıp onlarla etkileşimde bulunarak sinemaya farklı bakış açılarını deneyimlemek için gittim. Festival kağıt üzerinde film zenginliği açısından pek iç açısı değildi. Ancak bu açık çeşitli etkinlikler ve sinema üzerine yapılan söyleşilerle toparlanmaya çalışılmış. Bu durum gayet iyi olmuş ancak film festivaline gidiyorsanız ilk hedefim film izlemektir. Bu yüzden de tam anlamıyla tatmin olmadığımı belirtmek isterim. Tüm yarışma filmlerini seyrettiğimde ilgi çekici yapımların seçilmesinden dolayı mutlu oldum. Yine de gelecek yıl bu formatı geliştirmek gerekiyor. Yan bölümler eklenebilir. Hatta insan hakları gibi farklı temalarla yan yarışmalar bile yapılabilir. Bu yüzden gelecek yıl festivalin daha çok çalışması gerekecek.


Alper Turgut; “yanlıştan dönmek erdemdir”
Antalya’ya dair söyleyeceğim biricik şey, yanlıştan dönmek erdemdir, olacaktır. Film festivalinde film izlenir, yarışmak sonra gelir. Ulusal yarışmanın kalkması tek sorun değil, film seçkisinin güdükleşmesi, biz sinemaseverler açısından en büyük dram olsa gerek. Film forum kalsın elbet, lakin mümkünse festivalin üzerine çıkmasın. Ulusal yarışma ve sağlam bir seçki anlayışı da tekrar kente gelsin, asla gitmemek üzere…

Serdar Akbıyık; “bir çuval inciri berbat etmek”
Büyük yatırım yapılmış; etkinlikler ve film forum ile güçlendirilmiş böyle bir festivalin ulusal yarışmanın iptali sebebiyle içi boşaltılmış görüntüsü gerçekten üzücüydü. Bir çuval inciri berbat etmek lafı tam da yaşananları tanımlıyor.

Fırat Sayıcı; “film sayısı az, seçki zayıftı”
Bu yıl Antalya Film Festivali ulusal yarışmanın kaldırılmasıyla adından sıkça söz ettirdi. Film foruma ağırlık verileceği söylendi. Film foruma katılan bazı arkadaşlarımdan forumun sönük geçtiğini duyunca üzüldüm açıkçası. Umarım ileriki yıllarda bu şikayetleri duymayız. Ulusal yarışma olmayınca film sayısı da düştü ve bolca zaman arttı. Hani kimi zaman ne yapacağımızı bilmez halde ortalarda dolaştık. Bunun yanı sıra gelen konuklarla düzenlenen basın toplantılarının verimli geçtiğini söyleyebilirim. Özellikle Christopher Walken, Danis Tanoviç, Michel Hazanavicius ve Matt Dillon söyleşileri en etkileyici olanlardı. 6000 öğrenci kardeşimiz için düzenlenen çocuk filmleri seçkisi yüzleri güldürürken ekim sonunda açık havada yapılan gala gösterimleri üşüttü. Birkaç film haricinde çok iyi bir yarışma seçkisiyle karşılaşmadığımızı belirtmek isteğim. En büyük dileğim seneye ulusal yarışmanın geri getirilmesi.